bugün
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu18
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak14
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz15
- anın görüntüsü21
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- anneler günü17
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- evlilik yaşı kaç olmalıdır11
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi190512
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması12
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması18
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması9
entry'ler (753)
Senin, gelmeye erindiğin yollardan çok kere geçtim ben. Belki bin kere gelmişimdir sana. Sen o yolu bir kere bile yürümedin.
Bende gurur yok aslında: Her şey normalse; ben normalsem. Yeteri kadar incinmemişsem. Sen henüz limiti doldurup, kotayı aşmamışsan… Kota dediysem; her yöne 10.000 dakika, 10.000 SMS, benimle sınırsız görüşme hakkı, yurt dışında da geçerli aynı tarife: Böyle bir paketti sana sunduğum. Sen kotayı hiçbir şey yapmayarak doldurdun. Kılını kıpırdatmayarak. “Bu saatten sonra sende fırtına kopsa, bende yaprak oynamaz” tavrınla. Sana verdiğim hattı kullanmayarak… Hal böyle olunca, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” diyerek, artık beni korumaya geldi gurur. Bir gecede darbe yaptı. Beni görevden aldı; kendini kayyum atadı…
Bana kalsa, ben bir 100 kere daha gelirdim sana. Cehennemin dibine de gitsen, oturur route çizerdim. Geleceğin günlerde anlatmak üzere, günün özetlerini toplardım sana. Sen ilginç şeyler seversin; bende ilginçlik çoktur. Hepsini sana biriktirirdim. Sen ilginç şeylere düşkün olmasan, bende bu kadar ilginçlik de olmazdı zaten. Hepsini, sen gör diye bulmuş olma ihtimalimi, “deli” derler diye söylemiyorum kimseye…
“Biliyorum, sana giden yollar kapalı; üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.” diye başlayan bir Cemal Süreya şiiri geliyor aklıma. Benim, bu hayatta en sevdiğim ikinci şiir. insan, hayatından en sevdiği şeyler gidince, en sevdiği ikinci şeylere sarılıyor mecbur… Sana giden yollar kapalı. Bende darbe var diyorum. Bir ‘üst akıl’ tarafından yönetiliyorum şu an. Sokağa çıkma yasağım var. Sana gelmeye kalksam, yolumda tankerler, biber gazları… Süt liman değil buralar ve benim yanımda süt – limon yok.
Senin olduğun yerdeki kanallar, benim haberlerimi vermiyor sana sanırım. Buralar, oradan göründüğü gibi değil. Bir iç savaşın içindeyim. içimdeki topraklarını kaybetme diye çabam ama sana giden köprüleri de bu savaşta yıkmış olabilirim.
Aramıyor, sormuyor, gelemiyorsam sebebi var. Bende bir gurur var; önümü, arkamı, sağımı, solumu sobeler. Bende bir gurur var, bir ömür boyu ikimize de yeter…
Bende gurur yok aslında: Her şey normalse; ben normalsem. Yeteri kadar incinmemişsem. Sen henüz limiti doldurup, kotayı aşmamışsan… Kota dediysem; her yöne 10.000 dakika, 10.000 SMS, benimle sınırsız görüşme hakkı, yurt dışında da geçerli aynı tarife: Böyle bir paketti sana sunduğum. Sen kotayı hiçbir şey yapmayarak doldurdun. Kılını kıpırdatmayarak. “Bu saatten sonra sende fırtına kopsa, bende yaprak oynamaz” tavrınla. Sana verdiğim hattı kullanmayarak… Hal böyle olunca, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır” diyerek, artık beni korumaya geldi gurur. Bir gecede darbe yaptı. Beni görevden aldı; kendini kayyum atadı…
Bana kalsa, ben bir 100 kere daha gelirdim sana. Cehennemin dibine de gitsen, oturur route çizerdim. Geleceğin günlerde anlatmak üzere, günün özetlerini toplardım sana. Sen ilginç şeyler seversin; bende ilginçlik çoktur. Hepsini sana biriktirirdim. Sen ilginç şeylere düşkün olmasan, bende bu kadar ilginçlik de olmazdı zaten. Hepsini, sen gör diye bulmuş olma ihtimalimi, “deli” derler diye söylemiyorum kimseye…
“Biliyorum, sana giden yollar kapalı; üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.” diye başlayan bir Cemal Süreya şiiri geliyor aklıma. Benim, bu hayatta en sevdiğim ikinci şiir. insan, hayatından en sevdiği şeyler gidince, en sevdiği ikinci şeylere sarılıyor mecbur… Sana giden yollar kapalı. Bende darbe var diyorum. Bir ‘üst akıl’ tarafından yönetiliyorum şu an. Sokağa çıkma yasağım var. Sana gelmeye kalksam, yolumda tankerler, biber gazları… Süt liman değil buralar ve benim yanımda süt – limon yok.
Senin olduğun yerdeki kanallar, benim haberlerimi vermiyor sana sanırım. Buralar, oradan göründüğü gibi değil. Bir iç savaşın içindeyim. içimdeki topraklarını kaybetme diye çabam ama sana giden köprüleri de bu savaşta yıkmış olabilirim.
Aramıyor, sormuyor, gelemiyorsam sebebi var. Bende bir gurur var; önümü, arkamı, sağımı, solumu sobeler. Bende bir gurur var, bir ömür boyu ikimize de yeter…
aşık gibi sevmezsen, kardeş gibi sev beni.
Daha fenası olan durumdur.
Yıllar sonra sözlüğe gelir eskilerden kimsenin kalmadığını görürsün.
O günleri yad etmek için mesaj kutunu açıp eski mesajları okursun.
Sanırım az önce 40 sayfa mesaj okuyup kendi kendime hüzünlenip gülümsedim. Bir bu kadar sayfa daha var okuyamadığım...
Son 6 yılda 10 entry'den fazla girmedim ben de heralde... Sebep bazen zaman, bazen sol frame'in gitgide sebepsiz bir +18 havası alması idi...
Ne değişti hayatında derseniz, 2 iş ve 2 şehir değiştirdim, evlendim, kızım oldu... 22 yaşımda katılmıştım sözlüğe, şimdi 30 yaşımdayım...
Takip etttiğim, sevdiğim, özlediğim sevgili sözlük yazarları,
(bkz: bl) (bkz: salca) (bkz: karga) (bkz: tucimania) (bkz: faati) (bkz: pammuk) (bkz: hanimaga) (bkz: tabuttamenemenyapanimam) (bkz: koko) ve hatırlayamadığım niceleri,
Ne güzel zamanlarmış...
Teşekkürler 1. 2. ve 3. nesillere...
Yıllar sonra sözlüğe gelir eskilerden kimsenin kalmadığını görürsün.
O günleri yad etmek için mesaj kutunu açıp eski mesajları okursun.
Sanırım az önce 40 sayfa mesaj okuyup kendi kendime hüzünlenip gülümsedim. Bir bu kadar sayfa daha var okuyamadığım...
Son 6 yılda 10 entry'den fazla girmedim ben de heralde... Sebep bazen zaman, bazen sol frame'in gitgide sebepsiz bir +18 havası alması idi...
Ne değişti hayatında derseniz, 2 iş ve 2 şehir değiştirdim, evlendim, kızım oldu... 22 yaşımda katılmıştım sözlüğe, şimdi 30 yaşımdayım...
Takip etttiğim, sevdiğim, özlediğim sevgili sözlük yazarları,
(bkz: bl) (bkz: salca) (bkz: karga) (bkz: tucimania) (bkz: faati) (bkz: pammuk) (bkz: hanimaga) (bkz: tabuttamenemenyapanimam) (bkz: koko) ve hatırlayamadığım niceleri,
Ne güzel zamanlarmış...
Teşekkürler 1. 2. ve 3. nesillere...
Bu akşam çok saçma bir bölümle karşımıza çıkan dizi. Artık senaristin kaçırılıp bambaşka birinin senaryoyu yazdığına inanmak üzereyim. Dizideki Cem Bey olmasın sakın? Kopuk kopuk bişeyler oldu, bitti. Sahi o finalde ne anlatılmak istendi ki? " aman ne olacak şimdi" diye hiç merak etmedim ben. Senarist bizi diziden mi soğutmaya çalışıyor anlamadım. Eski Kerem geri geldi anladık da, bizim dizi tamamen gitti onu napcaz?
Son zamanlardaki tavırlarını tasvip etmiyorum evet; ama yargılamıyorum da...
Keşke Acun da reyting kaygısı yaşamayıp Yetenek Sizsiniz'e Ali Taran'la devam etseydi.
Sergen Yalçın'ın moron tavırlarını gördükçe özlüyorum adamı...
Şimdi diyorum Ali Taran olsaydı, ne yorumlar yapardı...
Keşke Acun da reyting kaygısı yaşamayıp Yetenek Sizsiniz'e Ali Taran'la devam etseydi.
Sergen Yalçın'ın moron tavırlarını gördükçe özlüyorum adamı...
Şimdi diyorum Ali Taran olsaydı, ne yorumlar yapardı...
son gelişmeleri için (bkz: #7111643)
Ben bu yazıyı aslında tertemiz kağıtlara yazıp suya salacaktım.
Çünkü hiçbir kargo şirketi bilmiyor Cennetin adresini...
Ama sonra düşündüm, belki biri yüksek sesle okursa yazdıklarımı duyabilirdin olduğun yerde...
Yabancı değiller merak etme. Buradaki eski yazarların çoğu hatırlar seni. Aramızdan ayrıldığında en çok onlar destek verdiler bana. Profilimdeki yüzlerce yazının her biri aslında dayanmam için destek veren omuzlardı. Bu yüzden bu sensiz geçen 3 yılın nasıl olup da geçtiğini bilmek de bence en çok onların hakkı...
Bugün 3 yıl oldu anne ben de inanamıyorum. Zaman hızlı; bir o kadar da yavaş aslında...
Tıpkı benden bekleyeceğin gibi yaptım. Sadece kendi ayaklarımın üzerinde durmaya karar verip Bursada kaldım. Çoğu zaman senin de ablam ya da babam gibi benden uzakta yaşadığını düşünmeye çalışıyorum. Aslında çok da zor olmuyor çünkü insan kendi annesine bir türlü konduramıyor ölümü... Bu yüzden ben sana dua edemiyorum anne. Sana dua etmek senin ölümünü kabullenmek demek. Ve her denediğimde ağlıyorum elimde olmadan. Oysa sana sözüm vardı benim gülecektim, ağlamayacaktım hayatta tıpkı senin gibi. Bu yüzden şarkılar söylüyorum sana içimden. Bazı şarkılarda yutkunamıyorum sensizliği. O zaman da bir sonraki şarkıya geçiyorum, ısrarcı olmuyorum acıda.
iyi bir işim var eminim görüyorsundur. Kendi ayaklarımın üzerinde duracak kadar kazanabiliyorum çok şükür. Bir de sevgilim var çok sevdiğim. Bir onun bir de ileride bir gün doğacak olan çocuğumun seni tanımasını çok isterdim. Bazı şeyler içimde hep eksik kalacak&...
Bir tek seni eksiltmedim içimde. Seni, en az çocukluğumdaki kadar seviyorum hala...
"Keşke yanımda olsaydın..." dediğim çok şey yaşadım 3 yılda. Belki de zaten yanımdaydın, bilmiyorum.Ama üstesinden geldim her şeyin, herkesin... Mutluluklarım da oldu; başımı yukarı kaldırıp öpücük yolladım sana. Yine de tadı buruk sen olmayınca. Şimdi düşünüyorum, sen olmayınca düğün dernek yapmanın ne anlamı var? Sensiz eksik kalıyor en güzel mutluluklar bile, anlıyor musun?
Hayatın hüzünlü yanları oluyor elbette. Birileri annesinden bahsediyor; kimileri anneler gününü kutluyor. Ama en kötüsü ne biliyor musun? Bazıları da yok yere kavga ediyor annesiyle. işte ben en çok o zaman üzülüyorum. Onlara annesiz kalma duygusunu anlatamam ben. Çünkü ben de anlamamıştım&... Ama sana 1 kere bile sarılmak için gitmeyeceğim yer, yapmayacağım şey yok bu dünyada. Belki bu gece gelirsin rüyama...
Ya da bu yazıyı okuyan biri gider sarılır annesine; belki o zaman biz de sarılmış sayılırız.
Ben bu gece ağlamayacağım anne.
Sana söz verdiğim gibi.
Dua da etmeyeceğim sana,
Çünkü zaten dünyanın en iyi insanlarından biriydin; seni tanıyan herkes bunu biliyor.
Ben şarkı söyleceğim sana içimden
Ve sen duyacaksın biliyorum.
Güzel bir yemek hazırlayacağım senin şerefine, senin öğrettiğin...
Seni anacağım içimde, acılanmadan...
iyi ki vardın,
Ve benim içimde hep varsın.
Belki de tek bilmen gereken şey,
Bir gün yanına gelebilmek için iyi bir insan olmaya çalışıyorum,
Sadece senin için.
Çünkü bu veda "SON" değildi biliyorum
işte o güne kadar,
Nur içimde yat gözümün nuru...
Çünkü hiçbir kargo şirketi bilmiyor Cennetin adresini...
Ama sonra düşündüm, belki biri yüksek sesle okursa yazdıklarımı duyabilirdin olduğun yerde...
Yabancı değiller merak etme. Buradaki eski yazarların çoğu hatırlar seni. Aramızdan ayrıldığında en çok onlar destek verdiler bana. Profilimdeki yüzlerce yazının her biri aslında dayanmam için destek veren omuzlardı. Bu yüzden bu sensiz geçen 3 yılın nasıl olup da geçtiğini bilmek de bence en çok onların hakkı...
Bugün 3 yıl oldu anne ben de inanamıyorum. Zaman hızlı; bir o kadar da yavaş aslında...
Tıpkı benden bekleyeceğin gibi yaptım. Sadece kendi ayaklarımın üzerinde durmaya karar verip Bursada kaldım. Çoğu zaman senin de ablam ya da babam gibi benden uzakta yaşadığını düşünmeye çalışıyorum. Aslında çok da zor olmuyor çünkü insan kendi annesine bir türlü konduramıyor ölümü... Bu yüzden ben sana dua edemiyorum anne. Sana dua etmek senin ölümünü kabullenmek demek. Ve her denediğimde ağlıyorum elimde olmadan. Oysa sana sözüm vardı benim gülecektim, ağlamayacaktım hayatta tıpkı senin gibi. Bu yüzden şarkılar söylüyorum sana içimden. Bazı şarkılarda yutkunamıyorum sensizliği. O zaman da bir sonraki şarkıya geçiyorum, ısrarcı olmuyorum acıda.
iyi bir işim var eminim görüyorsundur. Kendi ayaklarımın üzerinde duracak kadar kazanabiliyorum çok şükür. Bir de sevgilim var çok sevdiğim. Bir onun bir de ileride bir gün doğacak olan çocuğumun seni tanımasını çok isterdim. Bazı şeyler içimde hep eksik kalacak&...
Bir tek seni eksiltmedim içimde. Seni, en az çocukluğumdaki kadar seviyorum hala...
"Keşke yanımda olsaydın..." dediğim çok şey yaşadım 3 yılda. Belki de zaten yanımdaydın, bilmiyorum.Ama üstesinden geldim her şeyin, herkesin... Mutluluklarım da oldu; başımı yukarı kaldırıp öpücük yolladım sana. Yine de tadı buruk sen olmayınca. Şimdi düşünüyorum, sen olmayınca düğün dernek yapmanın ne anlamı var? Sensiz eksik kalıyor en güzel mutluluklar bile, anlıyor musun?
Hayatın hüzünlü yanları oluyor elbette. Birileri annesinden bahsediyor; kimileri anneler gününü kutluyor. Ama en kötüsü ne biliyor musun? Bazıları da yok yere kavga ediyor annesiyle. işte ben en çok o zaman üzülüyorum. Onlara annesiz kalma duygusunu anlatamam ben. Çünkü ben de anlamamıştım&... Ama sana 1 kere bile sarılmak için gitmeyeceğim yer, yapmayacağım şey yok bu dünyada. Belki bu gece gelirsin rüyama...
Ya da bu yazıyı okuyan biri gider sarılır annesine; belki o zaman biz de sarılmış sayılırız.
Ben bu gece ağlamayacağım anne.
Sana söz verdiğim gibi.
Dua da etmeyeceğim sana,
Çünkü zaten dünyanın en iyi insanlarından biriydin; seni tanıyan herkes bunu biliyor.
Ben şarkı söyleceğim sana içimden
Ve sen duyacaksın biliyorum.
Güzel bir yemek hazırlayacağım senin şerefine, senin öğrettiğin...
Seni anacağım içimde, acılanmadan...
iyi ki vardın,
Ve benim içimde hep varsın.
Belki de tek bilmen gereken şey,
Bir gün yanına gelebilmek için iyi bir insan olmaya çalışıyorum,
Sadece senin için.
Çünkü bu veda "SON" değildi biliyorum
işte o güne kadar,
Nur içimde yat gözümün nuru...
bol bol kenan doğulu'nun yeni parçasını dinleyin.
"SEN HEP KENDiNi BiLicen
GEÇME SINIRINI ÇiZicen
ÖNCE RÜTBENi BiLicen"
"SEN HEP KENDiNi BiLicen
GEÇME SINIRINI ÇiZicen
ÖNCE RÜTBENi BiLicen"
"dudakların dudaklarımda alaboraydı..."
bir kere de "ben senden daha iyilerine layığım" diyip terk edin.
Böylece klonlanmış koyunlardan bir farkınız olsun.
Böylece klonlanmış koyunlardan bir farkınız olsun.
üzülmeyin geçici bir süreçtir çünkü bir süre sonra yaşanılmaz.
Hayır, büyüdüğünüzden artık anlamaya başladığınızdan değil,onlar büyür çünkü.
Yaşlanırlar, hastalanırlar.
O zaman korkarsın işte...
Tüm gıcıklıkları sevimli gelir bir süre sonra.
Gelmiyorsa dert etme, hala vaktin var demektir.
Keyfini çıkar, nefes alıyorlar ya; daha ne...
Hayır, büyüdüğünüzden artık anlamaya başladığınızdan değil,onlar büyür çünkü.
Yaşlanırlar, hastalanırlar.
O zaman korkarsın işte...
Tüm gıcıklıkları sevimli gelir bir süre sonra.
Gelmiyorsa dert etme, hala vaktin var demektir.
Keyfini çıkar, nefes alıyorlar ya; daha ne...
kaç yaşında öğrendiğimi bile hatırlamadığım uykudan önceki son eylemim.
Eskiden annem getirirdi suyumu. Başucumda dururdu 1 bardak.
içmesem bile annem düşünürdü ihtimalleri, ya susarsam?
Artık suyumu kendim alıyorum yanıbaşıma. Uyanıp içmiyorum bile çoğu zaman.
Ama ya susarsam?
Sırf artık yanımda olmayan annemin aklı kalmasın diye belki;
belki de onu yanımda sanıp kandırmak için kendimi...
Nedenini bugüne kadar hiç sorgulamadığım dolu bir bardak var her gece yanıbaşımda;
bütün gece başımı bekleyen...
Eskiden annem getirirdi suyumu. Başucumda dururdu 1 bardak.
içmesem bile annem düşünürdü ihtimalleri, ya susarsam?
Artık suyumu kendim alıyorum yanıbaşıma. Uyanıp içmiyorum bile çoğu zaman.
Ama ya susarsam?
Sırf artık yanımda olmayan annemin aklı kalmasın diye belki;
belki de onu yanımda sanıp kandırmak için kendimi...
Nedenini bugüne kadar hiç sorgulamadığım dolu bir bardak var her gece yanıbaşımda;
bütün gece başımı bekleyen...
Olaya erkek gözüyle bakınca alınacak aksiyon bellidir;
webcame kese kağıdı geçirilir.
Ama Allah'ıma şükürler olsun ki bir bayanım
Ve aklım beynimle paralel işliyor...
webcame kese kağıdı geçirilir.
Ama Allah'ıma şükürler olsun ki bir bayanım
Ve aklım beynimle paralel işliyor...
geçici bir mutluluktur. geçici bir acıyla son bulur lakin kalıcı hasarlar bırakır...
içmeden önce "rakı" diye; içtikten sonra "rakırakı" diye okunur... don't panic!!
dağ ayıları için "ayı çıkabilir" tabelası varken sokak ayıları için uyarıcı hiçbir ibare yoktur.
biliyorum ben söylemezsem kimse bilmiyor
ve ben de kimseyle konuşmuyorum huyum kurusun.
üstelik bazı şeyler söylenmiyor da... gömülüyor insanın içine...
belki bilmen gereken tek şey düşüyorum ve paraşütüm açılmıyor.
niye düştüğümü, kimin ittiğini sorma...
çakılmamak için, biraz daha yumuşak bir düşüş yapmak için uğraşıyorum sadece.
yine de elim, yüzüm, içim kanayacak hayat böyle...
konuşmak istemiyorum kimseyle; dilsizim ben ve malesef beraber susamayacak kadar uzağız...
ve ben de kimseyle konuşmuyorum huyum kurusun.
üstelik bazı şeyler söylenmiyor da... gömülüyor insanın içine...
belki bilmen gereken tek şey düşüyorum ve paraşütüm açılmıyor.
niye düştüğümü, kimin ittiğini sorma...
çakılmamak için, biraz daha yumuşak bir düşüş yapmak için uğraşıyorum sadece.
yine de elim, yüzüm, içim kanayacak hayat böyle...
konuşmak istemiyorum kimseyle; dilsizim ben ve malesef beraber susamayacak kadar uzağız...
kararlı insandır.*
hakikaten eskimiştir bak bu.
hayatını refreshlemiş demek ki senin olmadığın bir sayfada...
eğer koyuyorsa bu sana, sen de bir resetle istersen kendini;
format at duygularına...
ki bir gün olur da geri tuşuyla dönmek isterse sana; görsün senin Geçmiş tuşuna basıp herşeyi sildiğini...
ve anlasın sık kullanılanlara ekleyemeyeceğini seni...
hakikaten eskimiştir bak bu.
hayatını refreshlemiş demek ki senin olmadığın bir sayfada...
eğer koyuyorsa bu sana, sen de bir resetle istersen kendini;
format at duygularına...
ki bir gün olur da geri tuşuyla dönmek isterse sana; görsün senin Geçmiş tuşuna basıp herşeyi sildiğini...
ve anlasın sık kullanılanlara ekleyemeyeceğini seni...